Ben ve Tanrı (Bölüm.6)

Published from Blogger Prime Android App

BEN VE TANRI
Yazar: Taimoor Ajmal
Çeviren: Büşra Tekmil

6.BÖLÜM

(1.SAHNE) 


Bu kablo demetinin retina üzerindeki görüntüde bıraktığı hasar, görme işlemi sırasında beynimiz tarafından düzeltilir, yani telafi edilir. Böylece bu kablolamanın görüş alanımızda bir engel olduğunu asla fark etmeyiz. 
Bu kablolar gözün arkasından bir demet halinde çıkar ve beyne gider. Bu; -gözün retinasında- kabloların optik bir sinir oluşturarak çıktığı delik sayesinde gerçekleşir. Açıkçası, bu delik nedeniyle, görüş alanımızda gözlerimizin çalışmadığı bir yer var.Bu yere kör nokta denir. 
Beynimiz bu kör noktayı, görüş alanımızda tek bir yerde bile görme eyleminin gerçekleşmediğini fark ettirmeyerek akıllıca doldurur. Bu sebeple; beyin, bu boşluğu doldurmak için her iki gözden gelen sinyalleri kullanır. 
 
Bu kör noktanın her iki gözdeki konumu farklı olduğu için, bir gözün sinyalinden alınan bilgiler diğer gözün kör noktasını doldurur, bu nedenle bu kör noktayı bilinçli bir şekilde fark etmeyiz. Ancak gözlerinizi kapatıp sadece tek bir gözle bir şeye bakarsanız bu kör noktayı kolaylıkla keşfedebilirsiniz. Daha önce de belirttiğimiz gibi, gözün genel çözünürlüğü çok düşüktür ancak çözünürlüğün çok yüksek olduğu merkezi bir nokta vardır. Bu yere Fovea adı verilir. Bu merkez dışındaki görüş alanı çözünürlüğünün çok düşük olduğunun asla bilinçli bir şekilde farkına varmayız. 
Bunun nedeni -mikrotremorlar adı verilen- gözün saniyede 70 ila 110 kez hareket etmesi olayıdır. Başka bir deyişle, göz herhangi bir sahneyi hızla tarar. Beyin, her şeyi yüksek çözünürlükte görüyormuşuz gibi bilinçli bir şekilde fark etmemizi sağlayan bilgileri bir araya getirip bütünleştirir. Buna ek olarak beyin, her iki gözden gelen sinyalleri ayrı ayrı entegre ederek sahnenin daha yüksek çözünürlükte görünmesini sağlayan sahne derinliğini yaratır. 
Tüm bu tartışma, insan gözü çözünürlüğünün gözden ziyade beynin işlemesinden kaynaklandığı sonucuna varıyor. Ancak göz ve kameranın çözünürlüğü doğrudan karşılaştırılamaz. 
Kamera ve insan gözü nesneleri belirli bir ölçüde ve mesafede görebiliyor, elbette ki bu da işleri çok kolaylaştırıyor. Fakat söz konusu Tanrı(Allah) olduğunda O' nu bu dünyada bulunan gözlerle ve aletlerle (kamera vb.) görmek mümkün değildir. 
 
İmam Cafer (r.a.) şöyle buyurmuştur: "Gözler ancak rengi ve durumu olan şeyleri görebilir ve renkleri ve durumu yaratan Allah'tır." 
 
 
(2.SAHNE) 

Dolayısıyla Aryan dinleri arasında en popüler din Hinduizmdir ve inançlarının çoğu Kutsal Vedalara, Upanişadlara ve Gita'ya dayanmaktadır. Hinduizm genellikle çok tanrılı bir din olarak kabul edilir. Elbette ki, birçok Hindu birden fazla Tanrı'ya inanarak bu nosyonu doğrular, bazı Hindular otuz üç crore (330 milyon) Tanrı'ya inanırken; bazıları üç tanrılı sisteme inanır. Tanrı öğretileri ve dinî metinlerinin farkında olan Hindular ise, bir Hindu'nun yalnızca bir Tanrı'ya inanması ve ibadet etmesi gerektiği konusunda ısrarcı. 
 
Şimdi Hinduizmin dini kitaplarını inceleyecek ve tanrı kavramını -anlamak üzere- ele alacağız. Tüm bu kitaplar arasında en ünlüsü "Bhagavat Gita".  
Size burada geçen bir kaç ayetten bahsedeyim. 
 
 
Tanrı doğmamıştır, ölümsüzdür ve bütün evrenin sahibidir" [Bhagavat Gita, Bölüm 10, ayet 3]  
 
Şimdi Upanişadlarda yazılanlara bakın: 
 
"Ekam evaditiyam"  
(Tercümesi)  
"O eşi olmayandır, tekdir" 
[Çandogya Upanishad, Bölüm 6, Kısım 2, Ayet 1] 
 
 
"Na casya kasuj janita na kadhipah"
 (Tercümesi ) 
"O'nun ne anne babası(doğuranı) ne de yaratanı vardır " 
[Svetasvatara Upanishad, Bölüm 6, kısım 2, ayet 9 ] 
 
"Natasya pratima asti" 
(Tercümesi)  
"O'nun benzeri yoktur" 
[Svetasvatara Upanishad Bölüm 4:19] 
 
 
"Na samdrse tisthati rupam asya, caksusa pasyati kas canaiam. Hrda hrdistham manasa ya enam,evam vidur amrtas te bhavanti"  
(Tercümesi)  
"Adı, şanı büyük olan ve bir benzeri olmayandır." 
[The Principal Upanishad, S. Radhakrishnan sayfa 
736 ve 737] [Doğu'nun Kutsal Kitapları, Cilt 15, Upanişad bölüm 2, sayfa no 253] 
 
Gelelim Vedalara. Vedalar, Hindu dini kitaplarının en önemlileri olarak kabul edilir. Dört ana "Veda" vardır: 

1. Rig Veda 
2. Yajur Veda 
3. Sama Veda
4. Atharva Veda 
 
Şimdi bakalım Yajur Veda bize ne diyor: 

"Natasya pratima asti" 
(Tercümesi)  
"Onun görüntüsü yoktur." 
[Yajurveda 32:3 ] 
 
Aynı ayet ayrıca şunları da ifade eder: 
 
"Doğmamış olduğu için ibadetimizi hak ediyor"  

Yajur Veda'nın başka bir yerinde ise şu şekilde sıralanıyor; 
 
"Şüphesiz izzeti büyük (şanı yüce) olan O'nun hiçbir sureti yoktur. Güneş vb. bütün nurlu cisimleri kendi içinde barındırır.Doğmamış olduğu için ibadetimize lâyıktır." 
[Yajurveda, Devi Chand M.A. sayfa 337] 
 
"O bedensiz ve saftır" 
[Yajurveda 40:8] 
 
O, kötülüğün delmediği Parlak, Bedensiz, Yarasız, Sınırsız, Saf Olan'a ulaştı. 
Uzak görüşlü, bilge, kapsayıcı, kendi kendine var olan, uygunluğun gerektirdiği gibi sonsuz yıllara yönelik hedefler belirlemiştir.

 Şimdi Atharva Veda'ya gidelim: 
 
"Dev maha osi"  
(Tercümesi) 
" Doğrusu Allah çok büyüktür" 
[Atharveda, cilt 20, Bölüm 58, Ayet 3] 
 
 
"Doğrusu , Surya, sen çok büyüksün , şüphesiz , aditya, sen çok büyüksün. Büyük olduğun gibi, kuşkusuz büyüklüğün de hayranlık uyandırır: evet, gerçekten, çok büyüksün, ey Tanrım." 
[Atharveda Samhiti cilt 2 William Dmight Whintney sayfa 910] 
 
 
Şimdi Rig Veda'ya bakalım. 
 
"Natasya pratima asti" 
(Tercümesi) 
"O'nun bir görüntüsü yoktur" 
[Yajur Veda 32:3] 
 
"Ma chidanyadvi shansata" 
(Tercümesi) 
"Ey dostlar, O'ndan başkasına ibadet etmeyin." 
[Rigveda Kitabı 8:1:1] [Rigveda Samhiti Cilt 9, sayfa 1 ve 2, swami Satyaprakash Sarasvati ve Satyakam Vidhya Lankar tarafından] 
 
"Bilge Yogiler zihinlerine konsantre olurlar ve düşüncelerini de her zaman her yerde var olan, büyük ve her şeyi bilen yüce gerçekte yoğunlaştırırlar. Yalnızca O, işlevlerini bilerek, duyu organlarına kendi görevlerini verir. Şüphesiz, İlâhi Yaratıcının şanı yücedir"
[Rigveda 5:81] [Rigveda Samhiti Cilt 6 Sayfa 1802 ve 1803, Swami Satya Prakash Saraswati ve Satyakam Vidhyalanka tarafından] 
 
Son olarak Hindu Vedanta'nın Brahma Sutra'sına -Vedanta, Veda ve Anta'nın bir karışımı, yani Gyan'ın uç noktasıdır. Vedanta ,Upanishadları referans alıyordu ama şimdi Upanishadları temel alan felsefe sistemidir- bakalım ne diyor:  
 
"Ekam Brahm, dvitiya naste neh na naste kinchan". 
(Tercümesi) 
"Yalnızca bir Tanrı vardır, bir ikincisi yoktur ; ne hiç, ne de zerre kadar." 
 
Evlat, Hinduizm'deki Tanrı kavramını anlamak istiyorsan, onların dini kitaplarını derinlemesine incelemelisin. 
 
 
(3.SAHNE) 
 
Selame: Önce beni gururuma yenik düşürdü, sonra yine hata yaptım yaralarımı gösterdim, yine beni avladı. Ama artık kimse beni avlayamaz, çünkü artık avcı avlanmanın imkansız olduğunu, bundan sonra tuzağının kalmadığını bilir, avcı bilir ki iki kez avlandıktan sonra av çok tehlikeli hale gelir, avcıyı avlayabilir. 
 
 
Ömer oğlum, asla kibir bataklığına düşme, alçakgönüllülükle uzaklaş ve bir sonrakine veda et, ama sadece her şey seninle ilgili olduğunda... Ayrıca yaralarını asla kimseye gösterme. Burada herkes avcı. Kimisi açlık için yapıyor, kimisi hobi diyor, kimisi de sözde erkeklik ve güç olarak adlandırıyor . Şimdi sen benim aklıma geldin, birlikte bir yolculuğa çıkacağız. 

Ömer:  
-Ama... (Sonra bir şeyler düşündü)  
-Tabi. 
 
(4.SAHNE) 

Şimdi kendini kurtarmak için çabalamaya başladı, ellerini biraz gevşetir gevşetmez elinde bir bıçak hissetti, bıçak yardımıyla kendini iplerden kurtardı ve ardından üzerinde oturduğu sandalyeyi tekmeleyerek kırdı. Şimdi sadece bir dakikası kalmıştı. Bir odun parçası alıp pencereye sarılı yılanlara doğru yürüdüğü anda yılanların sahte olduğunu fark etti. 
Pencereden henüz çıkabilmişti ki bir memur onu yüzünde bir gülümsemeyle karşıladı ve "Tebrikler" dedi. 
 
(5.SAHNE) 
 
Dinin bizim için en büyük avantajı, her kişi veya grup için farklı olmasıdır ve bu sebeple de aralarında görüş ayrılığı vardır. 
Bu görüşleri, aralarında bir kavga yaratmak için kullanırsak asla tam bir dini güç olmaz. Gerçeği bulmak isteyen bu dini gruplardan bazı bilge insanları kolayca isyan eder hale getirebiliriz. Ve asilerden olduklarında, artık bizim gücümüz olurlar. Ve din maskesi takınan bu isyancılar, tüm dini gruplara katılırlar. Onlar bu gruplar arasındaki farklılıklarla ilgilenmezler. Onun yerine, bunu dini grupların bize karşı birleşmesini önlemek için kullanırlar. Din adamlarının bu kişiye karşı duydukları nefret, onun isyanını güçlendirir. Biz böyle insanları arayıp fikirlerine sevgi ve saygıyla yaklaşmaktan başka bir şey yapmıyoruz, Toplumun, onların bilgeliklerini ve yaratıcılıklarını çekemediklerini anlamalarını sağlıyoruz. Basit bir ifadeyle, insan ruhunu kullanıyoruz. 
 
(Devam edecek...) 
 

Comments

Popular posts from this blog

Yo y Dios (Episodio 1)

Yo y Dios (Episodio 12)